Milli Sinemanın Öncü Yönetmeni Yücel Çakmaklı Panel ile Anıldı
Milli sinemanın öncü yönetmeni olarak anılan Yücel Çakmaklı, vefatının 15’inci yıl dönümünde İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Uluslararası Sinema Derneği tarafından gerçekleştirilen panel ile anıldı.
Alay Köşkü’nde düzenlenen “Yücel Çakmaklı Sineması” başlıklı panelde, Ali Osman Emirosmanoğlu, Mesut Uçakan, Murat Pay ve Rabia Bulut konuşmacı olarak yer aldı.
Sinema yazarı İhsan Kabil moderatörlüğündeki etkinlikte konuşan yönetmen Emirosmanoğlu, Çakmaklı için Necip Fazıl Kısakürek’in yaptığı şu değerlendirmeyi okuyarak sözlerine başladı:
“Odağında Anadolu inanç geleneğinin, irfani duyuş ve yaşayışının, kadim Anadolu macerasının perdede var olabilmesi yolunda sağına soluna bakmadan, kınayanın kınamasına aldırmadan ilk adımları atmış Müslüman bir sinemacıdır.”
Çakmaklı ile üniversite okuduğu yıllarda tanıştığını ifade eden Emirosmanoğlu, “1967 yılında tanışmıştık. Sık sık Taksim’de buluşurduk. O konuşmalarda kurduğumuz şirketler de oldu.” dedi.
“Teorik düzeyde bazı eksikliklerin önünü açtığını düşünüyorum”
Mesut Uçakan da Yücel Çakmaklı ismi geçtiğinde gözünün önüne film sahnelerinin geldiğine dikkati çekerek, üniversite okumak için İstanbul’a geldiğinde Milli Türk Talebe Birliği’nde Çakmaklı ile tanıştığını söyledi.
Uçakan, Yücel Çakmaklı, Salih Diriklik ve kendisinin Milli Sinema’nın öncü isimleri aralarında anıldıklarını kaydederek, “Yaptığımız eserlerle milli sinema kavramının altını doldurmaya çalıştık. Ben sinema yazarlığıyla işe başlamıştım. Ben milli sinemanın teorik ve pratik yapısı hakkında yazılar yazmaya başladım. Yücel Ağabey’in fikir yapısına çok kolay adapte olduğum için bunu destekleyen çok sayıda yazı kaleme aldım. Milli Türk Talebe Birliği o dönemler milli sinema fikrinin sahiplenicisiydi.” ifadelerini kullandı.
Yönetmen Murat Pay, Çakmaklı’nın Türk sineması için yaptıkları değil de yapamadıkları üzerinden ibretler çıkabileceğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Yakın zamanda Türk sinemasıyla alakalı çokça hatırat okudum. Salih Dirilik’in bence bu konuda sinemaya dair yazılmış ve bu çerçeveyi izah eden ‘Flaşbek’ kitabını okumak lazım. Milli Sinema dediğimizde muhtevasına bakarak mı yoksa formuna bakarak mı diyoruz? Öncelikle buna bir cevap bulmalıyız. Ben biçim ve form dünyasına bakarak milli sinema demeyi yeğliyorum. Bu mesele bir fikir olarak gündeme geldiğinde muhteva yönüyle anlaşıldı. Bunun pratik düzeyde doğru karşılıkları olsa da daha sonra teorik düzeyde bazı eksikliklerin önünü açtığını düşünüyorum. Milli Sinema’yı konuşurken Milli Türk Talebe Birliği Sinema Kulübü’nü de ayrıca anmak lazım. Pratik sahasında yola çıkanların anlaşılmaları bir çerçeveye ihtiyaç duyuluyor ve bu çerçeveyi bu sinema kulübü oluşturuyor.”
Sinema yazarı Rabia Bulut ise Yeşilçam sinemasının hikaye anlatım biçimlerini değiştiren bir yönetmen olarak Çakmaklı’nın önemli izler bıraktığını ifade etti.
Bulut, 1970’li yılların politik anlamda zor yıllar olduğuna dikkati çekerek, “Yaşadığı dönemlerin ruhunu yakalayarak insanların ruhsal ihtiyaçlarını görebiliyor Yücel Çakmaklı. Bugün de aradığımız şey hem manevi olanı anlatması hem de sıkıntılarımızı göstermesi aslında. Yücel Çakmaklı, filmleriyle bunu yapıyor. Yerli, milli ve manevi olanı, geleneksel kültürle ilişki kurarak gözler önüne seriyor.” diye konuştu.
Anma etkinliği kapsamında ayrıca usta yönetmen, Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında Kur’an-ı kerim tilaveti ve dualarla yad edildi.